Address oteller zincirinin İstanbul’daki yeni lüks oteli, tamamen sürdürülebilir bir bina olarak şehrin ufuk çizgisi üzerinde görkemli bir şekilde yükseliyor. Bu 5 yıldızlı otel, geniş ve konforlu süitlerin yanı sıra bir spa, spor salonu, helikopter pisti ve çeşitli kaliteli restoranlar sunuyor.

Otelin iç mekanlarından sorumlu stüdyo Metex Design Group, tam da bu gastronomik mekanlardan birinde Cosentino yüzeylerini kullandı. Stüdyo; Waldorf, Marriott, Hilton, Four Seasons ve The Ritz Carlton gibi dünyanın en iyi otellerinin tasarımındaki onlarca yıllık deneyimi nedeniyle bu yüzeyleri seçti.

Profesyoneller, Dekton’u otelin zorlu ihtiyaçlarını karşılamak için ideal kılan, lekelerden, çiziklerden, aşınmalardan, aşırı sıcaktan veya soğuktan etkilenmeme kabiliyetinden övgüyle bahsediyor. Ek olarak, yaşam döngüsü boyunca karbon nötr bir malzeme olarak, sürdürülebilir bir binada kullanımı özellikle önemlidir.

Seçilen yüzeye gelince, doğal Portobello taşından esinlenen Dekton Bergen, tıpkı bu projede olduğu gibi ton, yapı ve derinlikte kusursuzluğu yakalıyor. Zarif filigranlı beyazımsı bir arka planda heykelsi desenli grimsi damarların güzelliği, onu İstanbul’daki yeni Address oteli için mükemmel, karakter ve zarafetle dolu son moda bir tasarım haline getiriyor.

Cosentino’nun ultra kompakt taşı, gastronomik mekanlara ek olarak çarpıcı lobisi de dahil olmak üzere otelin diğer alanlarında da yer buluyor. Stüdyo, “Otel lobisinde yüksek tavanlar ve duvarlarda yerel sanatçılar tarafından yapılmış büyük sanat eserleri bulunuyor. Aslında tüm tasarım yerel olarak esinlendi.” diyor.

Stüdyo şunları ekliyor: “Ustaca tasarlayarak ve üreterek oluşturduğumuz her projeye yaratıcılığımızı katıyoruz. Hiçbir ayrıntı şansa bırakılmaz; aslında genellikle “sihir küçük ayrıntılarda gerçekleşir” diyoruz. Bizim için en önemli şey, işimizin uyandırdığı duygular ve hislerdir. Stüdyonun DNA’sını oluşturan şey, etki yaratan deneyimler veya unsurlar yaratmaktır. Her tasarım bir hikaye anlatır, dolayısıyla biz de tasarım ve müşteri arasında duygusal bir bağlantı yaratan bir hikaye oluşturuyoruz.”

Bu anlatımda Silestone da rol oynadı, çünkü hem bar tezgahlarında hem de restoranlardaki açık büfe alanlarında kullanıldı. Stüdyo, “Silestone’un çizilmelere ve darbelere karşı yüksek direnci, endişe duymadan sert nesneleri bile üzerine koyabilmenizi mümkün kılıyor. Bu yüzey, restoranlarda ve barlarda karşılaşılan lekelere ve asitlere karşı son derece dayanıklı ve bakımı kolay. Renk ve doku paletini gerçekten çok beğendik.” diyor.

Stüdyo ayrıca, iç mekanlara rekor sürede monte edilen Cosentino malzemelerinin kurulum kolaylığının altını çiziyor: Stüdyo son olarak, “Otelin tüm ortak alanları sadece altı ay içinde tasarlandı. Bu kadar kısa bir süre içinde inanılmaz miktarda iş yapmayı başardık.” diyor.