Endüstriyel tarz, sanatçıların (fotoğrafçılar, ressamlar, heykeltıraşlar ve her türlü yaratıcı insan) akın akın büyük şehirlerin merkezlerinden çevre mahallelere taşındığı 1950'li yılların Amerika'sında doğdu. Burada ışık ve mekan arayışına giren sanatçılar, eski fabrikaları evlere dönüştürerek yaratıcılığın aktığı ilham verici, açık plana sahip mekanlar yarattılar.
Bu açık ve bağlantılı ortamlar hem çalışmak hem de yaşamak için ideal şartlara sahipti. Daha sonra bu trend Londra, Paris ve Prag gibi Avrupa şehirlerine de sıçrayarak tüm dünyada popülerlik kazandı.
Endüstriyel tarz kendini yeniden keşfederken özüne sadık kalıyor  Bu trendin ortaya çıkmasının üzerinden 70 yıl geçmiş olmasına rağmen, büyük pencereler, sütunlar, açık kirişler, tesisatlar ve su boruları ve yüksek tavanlı ve az sayıda bölmeye sahip geniş, açık planlı mekanların temsil ettiği endüstriyel tarza sahip çatı katlarında yaşamak bugün de güçlü bir akım olmayı sürdürüyor. Altın kural ise, sadeliğin lüksü.
Bu çıplak mekanlar eski yıllara ait malzemeleri ve kaba inşaat tarzını ortaya koyarken bugünkü yaşam tarzının ihtiyaçlarına ve teknolojisine de uyum sağlıyor. Ve ortaya klasik ruhunu koruyan konforlu, sıcak ve rahat bir ortam çıkıyor.
Sade ve özgün bir mimari tarz Hem güzelliğe hem de sadeliğe eşit derecede önem veren, hiç olmadığı kadar gösterişsiz mekanlar. Yapının orijinal malzemeleri ve aksesuarları, tuğla ve beton duvarların estetik ve dekoratif varlığını vurguluyor. Yüksek tavanlardaki demir işlerini ve ahşap kirişleri açık bırakarak, elektrik, havalandırma kanalları ve hatta borular ve su tesisatı bile görünür kılınmış. Her şey ortada, gizli saklı yok! Yer döşemeleri ve duvarlara geldiğimizde, en çok kullanılan malzeme temizliği ve bakımı kolay olan son derece pratik bir yüzey sunan mikrobeton. Eskitilmiş gri duvar görünümüyle mekanlara endüstriyel estetikte yaygın görülen eski ve bohem havayı veren Dekton by Cosentino tasarımı Orix gibi betondan ilham alan malzemeler de moda. Gösterişsiz malzemeleri evlerde de tekrar görmeye başlıyoruz.

Karakterli bir mekan tasarımı   İç mekan tasarımı teknikleri ve mimari malzemeler sayesinde, artık devasa çatı katlarında yaşamak şart değil; endüstriyel görünümü özellikle işlenmemiş ahşap, metal ve de deri gibi güçlü ve çarpıcı bir görünüme sahip parçalar seçerek her evde yeniden yaratabiliyoruz. Raflarda eski büroların veya bugün de hala depolarda veya kilerlerde sıkça gördüğümüz yapılarla, metal daima güvenli bir seçimdir.

Endüstriyel tarzda mobilya seçerken bir başka temel faktör de upcycling, yani diğer bir deyişle ahşap paletler, masa iskeletleri ve banklar gibi eski parçaları geri dönüştürerek yeni kullanımlar ortaya çıkarma yöntemidir. Dönüştürülmüş makaralar masa tabanı olarak kullanılabilir veya eski bir asansör çarkı heykel olarak duvara asılabilir. Bu unsurlardan herhangi biri yüksek seviyede kişilik katacaktır.
Sanayi çağını canlandıran malzemeler ve dokular
Daha önce bahsettiğimiz gibi, duvarlar bir kanvas görevi görebilir ve dokularıyla oynayarak bu duvarları evlerimizin öne çıkan bir özelliğine dönüştürebiliriz. Örneğin, açık tuğla, çimento ve beton duvarlar, endüstriyel tarzın ikonik unsurlarıdır. Duvarlar alçısız bırakılabilir veya benzer bir efekt yaratmak için dekoratif efekti sayesinde eskitilmiş bir hava katan endüstriyel bir boya ile kapatılabilir. Bir başka seçenek de duvar kağıdı veya vinildir. Hatta Dekton by Cosentino'nun Industrial koleksiyonu gibi yüzeylere paslı bir görünüm veren yenilikçi kaplama ürünleri de mevcuttur. Bu dekoratif stilde, klasik beton yer döşemesini yeniden yaratmak isteyenler için ideal olan Soke veya çekici siyah ve gri dokunuşlara sahip volkanik bir kayaya benzeyen dokusuyla yüksek etkili bir sonuç sunan Trilium gibi doğal renk tonları baskındır.
Endüstriyel tarz geri döndü ve hiçbir yere gitmiyor. İşlevselliğin üstün olana hükmettiği bu şehirli tarzı benimsemeye hazır mısınız?